erteleyici

listen to the pronunciation of erteleyici
Турецкий язык - Английский Язык
suspensive
postponer
dilatory
erteleyici düzenleme
(Politika, Siyaset) suspensive arrangement
ertele
(Bilgisayar) snooze

I hit the snooze button and went back to sleep. - Erteleme düğmesine bastım ve tekrar yatmaya gittim.

Mary hit the snooze button. - Meryem alarm erteleme düğmesine hiddetle bastı.

ertele
held up
ertele
postpone

I postponed doing my housework for a few hours. - Ben, birkaç saatliğine ev işimi yapmayı erteledim.

We should probably postpone the competition. - Biz muhtemelen yarışmayı ertelemeliyiz.

ertele
{f} pigeonhole
ertele
defer
ertele
hold up
ertele
adjourn

The court is adjourned until 3:00 p.m. on March 1st. - Mahkeme, 1 Mart günü öğleden sonra saat 3'e kadar ertelendi.

We are adjourned until 2:30. - 2.30'a kadar ertelendik.

ertele
{f} postponed

We postponed our picnic pending a change in the weather. - Havada beklenen değişikliklikten pikniğimizi erteledik.

I don't know why the meeting was postponed. - Toplantının neden ertelendiğini bilmiyorum.

ertele
held over
ertele
hold over
ertele
{f} deferred
ertele
hold#up
ertele
heldup
ertele
heldover
ertele
hold#over
erteleyici
Избранное