Kötü hasat büyük gıda sıkıntısına neden oldu.
- The bad harvest caused massive food shortages.
Su yokluğu nedeniyle kötü hasat hasat yaptık.
- We had a poor harvest because of the lack of water.
Onların zeytinlerini toplamam.
- I don't harvest their olives.
Kasım ayında zeytinler yağı çıkarılmak üzere ağaçlardan toplanır.
- In November, olives are harvested from the trees to make oil.
Yağmurlar ürünü harap etti.
- The rains ruined the harvest.
Kuraklık dönemi ürüne ciddi hasar verdi.
- The spell of drought did severe damage to the harvest.