Çocuğun yaşı nedeniyle izin vermek zorundasın.
- You have to allow for the boy's age.
Tom Mary'nin geçmesine izin vermek için kenara çekildi.
- Tom stepped aside to allow Mary to pass.
Hararetli bir tartışmadan sonra,uzlaşma sağlandı.Sigara içme köşesinde sigara içenlerin sigara içmesine izin verilecek.
- After a heated discussion, a compromise was adopted. Smokers will be allowed to smoke in the smoking corner.
Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.
- You are not allowed to violate the rules.
Allow me to introduce myself.
- Erlauben Sie, dass ich mich vorstelle.
Excuse me; allow me to point out three errors in the above article.
- Entschuldigung, erlauben Sie mir, auf drei Fehler in dem obigen Artikel hinzuweisen.