Bill got up so early that he caught the first train.
- Bill çok erken kalktı ve ilk treni yakaladı.
I'm really tired and want to go to bed early.
- Ben gerçekten yorgunum ve erken uyumak istiyorum.
I always arrive a little ahead of time.
- Her zaman biraz erken gelirim.
If you get up early, you can be in time for school.
- Eğer erken kalkarsan okula zamanında varabilirsin.
Get up early, and you'll be in time.
- Erken kalk ve zamanında ol.
My wife gave birth prematurely to a 1500-gram baby girl.
- Karım erken 1500 gramlık bir bebek kız doğurdu.
A pointless life is a premature death.
- Anlamsız bir yaşam, erken doğmuş bir ölümdür.
Mary's baby was three weeks premature.
- Mary'nin bebeği üç hafta erken doğdu.
The sooner you do it, the better it is.
- Ne kadar erken yaparsan, o kadar iyi.
The sooner you do it, the better it is.
- Onu ne kadar erken yaparsan, o kadar iyi.
Sorry I haven't replied to your letter earlier.
- Üzgünüm, mektubuna daha erken cevap vermedim.
In those days, I went to bed earlier.
- O günlerde ben daha erken yatmaya gittim.
Get up early, else you'll be late for school.
- Erken kalk, yoksa okula geç kalacaksın.
You've been coming home early lately, haven't you?
- Son zamanlarda eve erken geliyorsun, değil mi?
I used to be a night owl, but now I'm an early riser.
- Eskiden bir gece kuşuydum fakat şimdi bir erken kalkanım.
I'm not an early riser.
- Ben erken kalkan biri değilim.
Had you come a little earlier, you could have met her.
- Eğer biraz daha erken gelseydin, onunla karşılaşabilirdin.
Why didn't you say so earlier?
- Niçin çok daha erken söylemedin?
Mother gets up earliest in my family.
- Ailemde en erken annem kalkar.
Please let us know the prices and earliest delivery of your Steel Landscape Edgings #STL3456.
- Lütfen bize Çelik Peyzaj Kenar taşları # STL3456'ın fiyat ve en erken teslimini bildirin.