equal, public, usual, vulgar, mean

listen to the pronunciation of equal, public, usual, vulgar, mean
Английский Язык - Турецкий язык

Определение equal, public, usual, vulgar, mean в Английский Язык Турецкий язык словарь

common
müşterek

Buna müştereken sahibiz. - We have that in common.

Tom ve Mary'nin müştereken şaşırtıcı bir şeyi var. - Tom and Mary have something surprising in common.

common
yaygın

Amerika'daki kilise okullarının ve bazı özel okulların üniforması vardır, onlar yaygın değildir. - While some private and church schools in America have uniforms, they are not common.

Sınır kavgaları yaygındı. - Border fights were common.

common
{s} ortak

Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar. - They had been working together for common interests.

İki başbakanın ortak hiçbir şeyi yoktu. - The two premiers had nothing in common.

common
{s} genel

Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir. - Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets.

Ökseotu genelde Noel dekorasyonu olarak kullanılır. - Mistletoe is commonly used as a Christmas decoration.

common
sıkça rastlanan
common
{i} halka açık yer
common
kamusal
common
çok kullanılan

30 tane en çok kullanılan küfürlü kelimelerin listesini düzenledim. - I compiled a list of 30 of the most common dirty words.

common
halka açık yeşil alan
common
(adj) ortak
common
müşterek, ortak; beraber yapılan: common defense ortak savunma. common enemy ortak düşman. common grave ortak bir mezar. common prayer
common
{i} park
common
{i} meydan
common
umuma ait
common
common consent umumun rızası
common
{s} bayağı
common
(sıfat) ortak, müşterek, genel, yaygın; kaba saba, kaba, adi; sıradan, bilinen; bayağı, olağan, alışılagelmiş, alelâde
common
{s} kaba

Sodyum bikarbonat, yaygın olarak kabartma tozu olarak bilinir. - Sodium bicarbonate is commonly known as baking soda.

Английский Язык - Английский Язык
{a} common
equal, public, usual, vulgar, mean
Избранное