Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
- An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.
- Everyone has the right of equal access to public service in his country.
Yasalar önünde bütün insanlar eşittir.
- All men are equal under the law.
Allah önünde bütün insanlar eşittir.
- All men are equal before God.
Evlilikte vermek ve almak eşit olması gerekir.
- In marriage there should be equal give and take.
Servet mirasçılar arasında eşit olarak bölündü.
- The property was divided equally among the heirs.
Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
- An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.
- Everyone has the right of equal access to public service in his country.
Tom aynı derecede suçludur.
- Tom is equally guilty.
Her ikisi de aynı derecede makul.
- Both are equally plausible.
O, görev için yeterli değildir.
- He is not equal to the task.
Patronum benim işe uygun olduğumu düşünmüyor.
- My boss doesn't think I am equal to the job.
Ben ona uygun değilim.
- I am not equal to it.
Son dakikada Marcello bir beraberlik golü attı.
- In the last minute, Marcello score an equalizing goal.
Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.
- We will divide the large area of family land equally between our children.
Servet mirasçılar arasında eşit olarak bölündü.
- The property was divided equally among the heirs.
Biz hepimiz kendi aramızda ve hayvanlara karşı eşitlik için çabalamalıyız.
- We should all strive for equality amongst ourselves and towards animals.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Bir dolar yüz sente eşittir.
- A dollar is equal to a hundred cents.
İki pint bir litreye eşittir.
- Two pints are equal to a quart.
Müzik alanında hiç kimse bu genç kadın eşit değildir.
- Nobody is equal to this young woman in the field of music.
Bir artı iki üçe eşittir.
- One plus two is equal to three.
O, babasına eşit değil.
- He is not equal to his father.
Bir artı iki üçe eşittir.
- One plus two is equal to three.
Her dil konuşanları için eşit ölçüde değerli ve kıymetlidir.
- Every language is equally precious and valuable to its speakers.
Beyaz erik brendisi bir kompostoda eşit ölçüde lezzetlidir.
- Mirabelles are equally delicious in a compote.
Üniversite öğrencilerinin sıkı çalışmaları gerekir, ama aynı derecede onların aktif bir sosyal yaşam için de zaman ayırmaları gerekir.
- College students should study hard, but equally they should also make time for an active social life.
Her ikisi de aynı derecede makul.
- Both are equally plausible.
All right angles are equal.
Equal conditions should produce equal results.
This beer has no equal.
Two plus two equals four.
The treatment of students in this school is very equal.
her comprehension was certainly more equal to the covert meaning, the superior intelligence, of those five letters so arranged.
Losing this deal equals losing your job.
equal-opportunity insulter.
equal-sign key.
The gas stations are equally far from the highway.
John suffered setbacks at his job. Equally, Frank's business slowed.
They shared equally in the spoils.
... Now fortunately, there's an equal and opposite reaction ...
... And then Newton had a third law of motion. For every action, there's an equal and opposite ...