Tom çok dilli bir ortamda büyüdü.
- Tom grew up in a multilingual environment.
Kırsal ortamlar benim için çok sessiz.
- Rural environments are too quiet for me.
O, çevreyi koruma hakkında taktire şayan bir konuşma yaptı.
- He made an admirable speech about protecting the environment.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.
- Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.
Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
- Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
Çevre sorunları hakkında çok şey biliyorum.
- I know a lot about environmental problems.
Bu ev çevre dostudur.
- This house is environmentally friendly.
That program uses the Microsoft Windows environment.
The environment division is the link between the COBOL program and the computer and input-output devices the program uses.
... If the users find that a closed environment gives them ...
... environment like, for example, law school, or more relevant, ...