Astronotlar kendi coşkulu tezahüratları ve alkışlarlarıyla karşılandı.
- The astronauts were greeted by their enthusiastic cheers and applause.
Tom oldukça coşkulu, değil mi?
- Tom is quite enthusiastic, isn't he?
Tom hevesli görünüyor.
- Tom seems enthusiastic.
Tom çok hevesli değil, değil mi?
- Tom isn't very enthusiastic, is he?
Facebook sayesinde, sinsice izlemek artık birkaç özverili hayranın kalesi değildir ama yoğun ev kadını için bile oldukça uygun bir yüksek otomasyonlu görevdir.
- Thanks to Facebook, stalking is no longer the bastion of a few devoted enthusiasts, but a highly automated task convenient enough even for the busy housewife.
Tom bir yoga hayranı.
- Tom is a yoga enthusiast.
Sen çok istekli görünmüyorsun.
- You don't seem very enthusiastic.
O duygularını sakladı ve istekliymiş gibi davrandı.
- He hid his emotions and pretended to be enthusiastic.
George yeni işi hakkında çok hevesli.
- George is very enthusiastic about his new job.
Tom hevesli görünüyor.
- Tom seems to be enthusiastic.
They were arguing hot and heavy.