İşi insanları eğlendirmek olan ve şovlara katılan kişi bir eğlendiren kimsedir.
- The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
Sıkıldım! Öyleyse yapacak bir şey bul! Seni eğlendirmek için burada değilim.
- I'm bored! Then find something to do! I'm not here to entertain you.
Bir sosyete moda toplumda iyi tanınan ve sosyal faaliyetlere ve eğlenceye düşkün bir kişidir.
- A socialite is a person who is well known in fashionable society and is fond of social activities and entertainment.
Dan'ın odasında bir sürü stereo eğlence ekipmanı vardı.
- Dan had a lot of stereo entertainment equipment in his room.
Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
- Television enlightens the viewers as well as entertains them.
Tom kesinlikle insanları nasıl eğlendireceğini biliyor.
- Tom certainly knows how to entertain people.
The committee would like to entertain the idea of reducing the budget figures.
The motivational speaker not only instructed but also entertained the audience.
They enjoy entertaining a lot.
The entertainment of the general upon his first arrival was but six shillings and eight pence.