Jane albüm kontratı aldığında çok mutluydu.
- Jane was on top of the world when she got a record contract.
Reagan Kontralar için askeri yardım istedi.
- Reagan asked for military aid for the Contras.
Resim bunun aksine renkli.
- The picture is colorful in contrast with this one.
Aksine kanıt olmadığı için herkes onun hikayesine inanıyor.
- Everyone believes his story since there is no evidence to the contrary.
Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
- As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
ABD'nin zenginliği genellikle gelişmemiş ülkelerin fakirliği ile karşılaştırılır.
- The affluence of the United States is often contrasted with the poverty of undeveloped countries.
Ne var ki aksi de her zaman doğrudur.
- And yet, the contrary is always true as well.
Eğer bunu yaparsan,bu sadece aksi sonuçlar doğuracak.
- If you do that, it will only bring about a contrary effect.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.