Efsaneye göre bu ormanda bir zamanlar hayalatler varmış, o yüzden de insanlar girmezlermiş.
- According to legend, those woods used to be haunted, so people would avoid entering.
Bir üniversiteye girme hayatımın amacı değil.
- Entering a university is not the purpose of my life.
Buraya girişiniz yasaklandı.
- You are banned from entering this place.
İçeriye giren bayan ve köpeği kapıda görevli tarafından durduruldu.
- The lady and her dog that were entering at the gate were stopped by the gatekeeper.
Kulübe girmek istiyorum.
- I want to enter the club.
Tam odaya girmek üzereydik.
- We were just about to enter the room.
Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.
- You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
Tom bizim girişimizi duymuş olmalı.
- Tom must've heard us enter.
Onun odaya girişini gördüm.
- We saw her enter the room.
Çocuklarımızın güvenliği için, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin.
- For our children to be safe, please do not enter adult sites.
İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
- An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
his breaking-and-entering conviction.
... of course entering the realm of science fiction, but at least we now have equations. The ...
... our opportunity Jenna won't be complete and too many young people entering the ...