Okula girmek için sıkı çalıştım.
- I studied hard to enter the school.
Japonya'da öğrencilerin üniversitelere girmek için zor sınavlara girmeleri gerektiği tüm dünyada bilinmektedir.
- It is known all over the world that, in Japan, students have to take difficult entrance examinations to enter universities.
Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.
- You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
Onun odaya girişini gördüm.
- We saw her enter the room.
Buraya girişiniz yasaklandı.
- You are banned from entering this place.
Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.
- Knock on the door before entering the room.
Bu bilet iki kişinin girmesine olanak tanır.
- This ticket allows two people to enter.
Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.
- The researchers use the portal to enter into a different part of the universe.
He did the crime and will go to jail - the fact that he did not know it was illegal does not enter into it.
The country entered into peace talks with the militants.
One must be of legal age to enter into a contract.
... VINT CERF: Enter into the light. ...
... And from the moment you enter explore, we provide ...