Japonya'da öğrencilerin üniversitelere girmek için zor sınavlara girmeleri gerektiği tüm dünyada bilinmektedir.
- It is known all over the world that, in Japan, students have to take difficult entrance examinations to enter universities.
Kulübe girmek istiyorum.
- I want to enter the club.
Tom girişimci genç bir adam.
- Tom is an enterprising young man.
Tom bizim girişimizi duymuş olmalı.
- Tom must've heard us enter.
Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.
- Knock on the door before entering the room.
Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
- One hundred and fifty people entered the marathon race.
Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.
- You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.
- The researchers use the portal to enter into a different part of the universe.
Efsaneye göre bu ormanda bir zamanlar hayalatler varmış, o yüzden de insanlar girmezlermiş.
- According to legend, those woods used to be haunted, so people would avoid entering.
Bir üniversiteye girme hayatımın amacı değil.
- Entering a university is not the purpose of my life.
He did the crime and will go to jail - the fact that he did not know it was illegal does not enter into it.
The country entered into peace talks with the militants.
One must be of legal age to enter into a contract.
... please enter the modern world ...
... it very difficult for poor farmers to enter markets because they lower the price in artificial ...