Tom'un eğlenmediği izlenimini aldım.
- I got the impression Tom wasn't having any fun.
Biz çok fazla eğlenmedik.
- We didn't have much fun.
Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
- Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
Motosiklete binmek eğlencelidir.
- It's fun to ride a motorcycle.
İnsanlarla görüşmek ve eğlenmek istiyorum.
- I want to meet people and have fun.
Genç çift, eğlenmek için Kyoto'ya gitti.
- The young couple went to Kyoto for fun.
O, komik bir hikaye ile bizi neşelendirdi.
- He amused us with a funny story.
Motosiklete binmek eğlencelidir.
- It's fun to ride a motorcycle.
Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
- Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
Jane ile birlikte olmak zevkli.
- Jane is fun to be with.
Bu roman eğlenceli ve zevkli.
- This novel is fun and enjoyable.
Lehçesinden dolayı, Tom her zaman John'la alay eder.
- Tom always makes fun of John because of his dialect.
Tom'la alay etmemelisin.
- You shouldn't make fun of Tom.
Şakadan böyle bir şey yapmayın.
- Don't do such a thing in fun.
Bu şaka/fıkra komik değildi.
- That joke wasn't funny.