Определение end- в Английский Язык Турецкий язык словарь
- <span class="word-self">endspan>
- son
Uluslararası dil Esperanto, 1887'nin sonlarında herkese gösterildi.
- The international language Esperanto appeared in public at the end of 1887.
Bu yılın sonunda bir ekonomik kriz olacak.
- There will be an economic crisis at the end of this year.
- <span class="word-self">endspan> up
- sonuçlanmak
Onun gibi sonuçlanmak istemiyorum.
- I don't want to end up like him.
Onun gibi sonuçlanmak ister misin?
- Do you want to end up like her?
- <span class="word-self">endspan>
- {f} sona ermek
Öyle sona ermek zorunda değil.
- It doesn't have to end like that.
Öyle sona ermek zorunda değildi.
- It didn't have to end like that.
- <span class="word-self">endspan>
- son vermek
Sami kendi hayatına son vermek istedi.
- Sami wanted to end his life.
Tom buna bir son vermek istiyor.
- Tom wants to end this.
- <span class="word-self">endspan>
- uç
NASA Galileo'nunkine benzeyen jeneratörler taşıyan 22 uzay uçuşunun üçünün kazayla sonuçlandığını söylüyor.
- NASA says three of 22 space missions that carried generators similar to Galileo's ended in accidents.
Tom ve Mary koltuğun zıt uçlarında oturdular.
- Tom and Mary sat at opposite ends of the couch.
- <span class="word-self">endspan>
- bitmek
Hastane inşaatı bitmek üzere.
- The construction of the hospital is about to end.
Tüm güzel şeyler bitmek zorundadır.
- All good things must come to an end.
- <span class="word-self">endspan>
- son bulmak
- <span class="word-self">endspan>
- sona erdirmek
Onlar sadece İngiliz egemenliğini sona erdirmek için savaştılar.
- They had just fought a war to end British rule.
Terörü ekonomi ile sona erdirmek en akıllıca politikaydı.
- Bringing terrorism to an end via the economy was a most wise policy.
- <span class="word-self">endspan>
- bitirmek
Bu kavgayı bitirmek istiyorum.
- I'd like this fight to end.
Sami hayatını bitirmek istedi.
- Sami wanted to end his life.
- <span class="word-self">endspan>-effector
- Makinelerdeki robotik kolların sonunda bulunan tutma görevi yapan uç kısım
- <span class="word-self">endspan>-group
- (Kuran) Uç-grup
- <span class="word-self">endspan>-to-<span class="word-self">endspan>
- sıra ile veya uç uca dizilmiş
- <span class="word-self">endspan>-all
- sonuna kadar tüm
- <span class="word-self">endspan>-mill cutter
- (Mühendislik) parmak freze
- <span class="word-self">endspan>-of-day
- gün sonu
- <span class="word-self">endspan>-of-life
- sonu hayat
- <span class="word-self">endspan>-of-pipe
- boru çıkışı
- <span class="word-self">endspan>-run
- sonuna kadar koşmak
- <span class="word-self">endspan>-stopped-
- sonuna kadar durdu-
- <span class="word-self">endspan>-up
- bkz. end up
- <span class="word-self">endspan>-up
- sonuna kadar
- <span class="word-self">endspan>-user
- son kullanıcı
- <span class="word-self">endspan>
- {i} taraf
Bu aptallık tarafından sonsuz bir şekilde rahatsız oluyorum.
- I'm getting endlessly annoyed by this foolishness.
Tom havuzun sığ tarafına doğru köpekleme yüzdü.
- Tom dog paddled toward the shallow end of the pool.
- <span class="word-self">endspan> up
- (Fiili Deyim ) sonunda ... olmak , boylamak
- <span class="word-self">endspan>
- {i} sonuç
O, kendini öldürmeye çalıştı fakat o başarısızlıkla sonuçlandı.
- He tried to kill himself but it ended in failure.
Herkes için aşikardır ki, evlilik er ya da geç ayrılmayla sonuçlanır.
- It was obvious to everyone that the marriage would sooner or later end in divorce.
- <span class="word-self">endspan>
- {f} son ver
Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum.
- I want to put an end to the quarrel.
Bu tartışmaya son verdik.
- We ended this discussion.
- dead <span class="word-self">endspan>
- {i} çıkmaz sokak
Bu yol bir çıkmaz sokak.
- This road is a dead end.
- reach the <span class="word-self">endspan> of the line
- Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek
- shift <span class="word-self">endspan>
- İş sonu, mesai bitimi
- year-<span class="word-self">endspan> inventory
- Sene sonu envanteri
- be at a loose <span class="word-self">endspan>
- boşta olmak
- dog <span class="word-self">endspan>
- izmarit
- <span class="word-self">endspan>
- akıbet
- <span class="word-self">endspan>
- ölmek
Sonunda ölmek istemiyorum.
- I don't want to end up dead.
- <span class="word-self">endspan> up
- {k} (deyim) sonunda ... olmak
- in the <span class="word-self">endspan>
- sonuçta
Sonuçta, Jane onu satın almadı.
- In the end, Jane didn't buy it.
Sonuçta, o kadar da kötü değil.
- In the end, it's not that bad.
- no <span class="word-self">endspan> in sight
- uçsuz bucaksız
- to this <span class="word-self">endspan>
- bu amaçla
- <span class="word-self">endspan>
- kalıntı
- (hair) to stand on <span class="word-self">endspan>
- tüyleri diken diken olmak
- at the <span class="word-self">endspan> of one's tether
- dayanacak gücü kalmamak
- axle <span class="word-self">endspan> gears
- (Otomotiv) aks dişlisi
- be at the <span class="word-self">endspan> of one's rope
- çaresiz kalmak
- bottom <span class="word-self">endspan>
- taban
- bring to an <span class="word-self">endspan>
- sonuçlamak
- bring to an <span class="word-self">endspan>
- sona erdirmek
- by the <span class="word-self">endspan>
- sonuna kadar
Günün sonuna kadar cevabına ihtiyacım var.
- I need your answer by the end of the day.
Patron sekreterine hafta sonuna kadar iyi bir fikirle gelmesini söyledi.
- The boss told his secretary to come up with a good idea by the end of the week.
- by the <span class="word-self">endspan> of
- -nin sonunda
- by the <span class="word-self">endspan> of
- nun sonunda
- capture <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) yakalama sonu
- closed <span class="word-self">endspan>
- (Askeri) kapalı uçlu
- come to an <span class="word-self">endspan>
- sonuna gelmek
- come to an <span class="word-self">endspan>
- son bulmak
- come to dead <span class="word-self">endspan>
- açmaza girmek
- dead <span class="word-self">endspan>
- açmaz
- dead <span class="word-self">endspan>
- kör baca
- dirty <span class="word-self">endspan> of the stick
- işin kötü tarafı
- drop <span class="word-self">endspan>
- başlık kapağı
- <span class="word-self">endspan>
- nokta koymak
- <span class="word-self">endspan>
- mütemadiyen
- <span class="word-self">endspan>
- gayesiz
- <span class="word-self">endspan>
- bitiş noktası
- <span class="word-self">endspan>
- nihayete ermek
- <span class="word-self">endspan>
- öldürmek
- <span class="word-self">endspan>
- işsiz
- <span class="word-self">endspan>
- art
Açık artırma pazartesi sona eriyor.
- The auction ends Monday.
Bu belki artık bir başkasının sorunu olmayabilir.
- This may end up being somebody else's problem.
- <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) dur
Yağmurun durmasını bekleyelim!
- Let's wait for the rain to end!
Birkaç gün durmadan yağmur yağdı.
- It rained for several days on end.
- <span class="word-self">endspan>
- bitiş
İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.
- A good beginning makes a good ending.
Şartlı Tahliye bitiş günüm yakındır.
- The end of my probation period is nearing.
- <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) end
- <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) bitir
Tayfundan dolayı ebeveynlerim seyahatlarını bir gün erken bitirdiler.
- Because of the typhoon, my parents ended their trip one day early.
Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.
- The referee blew his whistle to end the match.
- <span class="word-self">endspan>
- arka
Dün gece bir arkadaşınızın doğum gününü, saçıp savurarak tamamen tükettiğimiz şampanya kasalarıyla kutladık.
- Last night, we celebrated a friend's birthday with cases of Champagne, we ended up completely wasted.
Alkışlıyoruz, arkadaşlar, komedi sona erdi.
- Applaud, friends, the comedy has ended.
- <span class="word-self">endspan>
- hedef
Günün sonunda, hedefler basittir: emniyet ve güvenlik.
- At the end of the day, the goals are simple: safety and security.
Sonunda hedefine ulaştı.
- She has finally achieved her end.
- <span class="word-self">endspan>
- dip
Müzakerelerin amacı, iki ülke arasındaki en kötü diplomatik krizin sona ermesi.
- The negotiations are aimed at ending the worst diplomatic crisis between the two countries.
Diplomatik diyalog çatışmayı bitirmeye yardımcı oldu.
- Diplomatic dialogue helped put an end to the conflict.
- <span class="word-self">endspan>
- neticelenmek
- <span class="word-self">endspan>
- mahvetmek
- <span class="word-self">endspan>
- tamam olmak
- <span class="word-self">endspan>
- kalkmak
- <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) durdur
Kim faturayı ödemeyi durdurdu?
- Who ended up paying the bill?
Sevilmek, tüketilmektir. Sevmek tükenmez yağ ile ışık vermektir. Sevilmek, varlığı durdurmak, sevmek katlanmaktır.
- To be loved is to be consumed. To love is to give light with inexhaustible oil. To be loved is to stop existing, to love is to endure.
- <span class="word-self">endspan>
- dikine
- <span class="word-self">endspan> at
- (Bilgisayar) bitiş
- <span class="word-self">endspan> by
- (Bilgisayar) bitiş
- <span class="word-self">endspan> by
- (Bilgisayar) bitiş tarihi
- <span class="word-self">endspan> call
- (Bilgisayar) çağrıyı durdur
- <span class="word-self">endspan> date
- (Bilgisayar) bitiş tarihi
- <span class="word-self">endspan> date
- (Bilgisayar) son tarih
- <span class="word-self">endspan> if
- (Bilgisayar) son eğer
- <span class="word-self">endspan> in
- sonuçlanmak
Yaklaşık olarak her dört evlilikten üçü boşanmayla sonuçlanmaktadır.
- About three out of every four marriages end in divorce.
- <span class="word-self">endspan> item
- (Askeri) son madde
- <span class="word-self">endspan> item
- (Askeri) mamul madde
- <span class="word-self">endspan> now
- (Bilgisayar) şimdi sonlandır
- <span class="word-self">endspan> of
- (Bilgisayar) bitiş tarihi
- <span class="word-self">endspan> of line
- (Bilgisayar) satır sonu
- <span class="word-self">endspan> of line resistor
- (Elektrik, Elektronik) hat sonu direnci
- <span class="word-self">endspan> point
- (Tıp) uç nokta
- <span class="word-self">endspan> show
- (Bilgisayar) gösteri sonu
- <span class="word-self">endspan> show
- (Bilgisayar) gösteri sonuna
- <span class="word-self">endspan> show
- (Bilgisayar) gösteriyi bitir
- <span class="word-self">endspan> size
- (Bilgisayar) bitiş boyutu
- <span class="word-self">endspan> something
- ilişiğini kesmek
- <span class="word-self">endspan> task
- (Bilgisayar) görevi sonlandır
- <span class="word-self">endspan> task
- (Bilgisayar) göreve son ver
- <span class="word-self">endspan> to <span class="word-self">endspan>
- (Politika, Siyaset) noktadan noktaya
- <span class="word-self">endspan> to <span class="word-self">endspan>
- ucu ucuna
- <span class="word-self">endspan> up
- bağlamak
- <span class="word-self">endspan> up
- son bulmak
- <span class="word-self">endspan> up a loser
- zararlı çıkmak
- <span class="word-self">endspan> up in
- boylamak
- <span class="word-self">endspan> up in
- düşmek
- <span class="word-self">endspan> up with
- ile sonuçlanmak
- <span class="word-self">endspan> user
- uçtaki kullanıcı
- extreme <span class="word-self">endspan>
- aşırı uç
- fixed <span class="word-self">endspan>
- ankastre
- free <span class="word-self">endspan>
- serbest uç
- from beginning to <span class="word-self">endspan>
- başından sonuna kadar
- from <span class="word-self">endspan> to <span class="word-self">endspan>
- boydan boya
- from the <span class="word-self">endspan> of
- ucundan
- front <span class="word-self">endspan>
- (Otomotiv) ön taraf
- i'm at the <span class="word-self">endspan> of my rope
- (deyim) canıma tak etti artık
- i'm at the <span class="word-self">endspan> of my rope
- (deyim) artık sabrım taştı
- in the <span class="word-self">endspan>
- eninde sonunda
- in the <span class="word-self">endspan>
- en sonunda
- light at the <span class="word-self">endspan> of the tunnel
- (Konuşma Dili) tünelin ucundaki ışık
- link <span class="word-self">endspan>
- bağlantı ucu
- low <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar,Teknik) en yalın
- low <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar,Teknik) alt uçtaki
- means to an <span class="word-self">endspan>
- araç
- means to an <span class="word-self">endspan>
- vasıta
- merge <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) birleştirme sonu
- move to <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) sona taşı
- no <span class="word-self">endspan>
- (deyim) sınırı olmayan
- no <span class="word-self">endspan>
- (deyim) sınır tanımayan
- no <span class="word-self">endspan>
- boşuna
- no <span class="word-self">endspan>
- boş yere
- no <span class="word-self">endspan> of
- bitip tükenmez
- omit <span class="word-self">endspan> tag
- (Bilgisayar) bitiş etiketini yoksay
- on <span class="word-self">endspan>
- üstüste
- put an <span class="word-self">endspan> to
- (deyim) sonuçlandırmak
- put an <span class="word-self">endspan> to something
- Birşeye son vermek
- reach the <span class="word-self">endspan> of the line
- İşin/yolun sonuna gelmek
- reach the <span class="word-self">endspan> of the road
- İşin/yolun sonuna gelmek
- sealing <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) sızdırmaz uç kablo
- sealing <span class="word-self">endspan>
- sızdırmaz uç
- seek to <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) bitişi ara
- seek to <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) bitiş ara
- shaft <span class="word-self">endspan>
- mil ucu
- smooth <span class="word-self">endspan>
- (Bilgisayar) düzgün bitiş
- stem <span class="word-self">endspan>
- (Gıda) sap ucu
- the <span class="word-self">endspan> of time
- kıyamet günü
- this <span class="word-self">endspan>
- bu maksatla
- till the <span class="word-self">endspan>
- sonuna dek
- till the <span class="word-self">endspan> of time
- ebediyyen
- to no <span class="word-self">endspan>
- (deyim) boşu boşuna
- to stand on <span class="word-self">endspan>
- tüyleri diken diken olmak
- to that <span class="word-self">endspan>
- bu niyetle
- to that <span class="word-self">endspan>
- bu maksatla
- to the <span class="word-self">endspan>
- sonuna kadar
Sonuna kadar görevi taşımalısın.
- You must carry the task through to the end.
Zaferi sonuna kadar tartıştık.
- We disputed the victory to the end.
- to the <span class="word-self">endspan> that
- gayesi ile
- to the <span class="word-self">endspan> that
- amacıyla
- up to the <span class="word-self">endspan>
- sonuna kadar
- upset <span class="word-self">endspan>
- şişirilmiş uç
- void <span class="word-self">endspan>
- boş uç
- <span class="word-self">endspan>
- {i} mec. ölüm, son
- at one's wits <span class="word-self">endspan>
- şaşkın
- at the <span class="word-self">endspan> of one's tether
- dayanacak sabrı kalmamış
- be on the receiving <span class="word-self">endspan>
- -maruz kalmak
- be on the receiving <span class="word-self">endspan>
- çekmek
- bearing <span class="word-self">endspan>
- yatak ucu
- big <span class="word-self">endspan>
- biyel başı
- bring to an <span class="word-self">endspan>
- sona erdir
- cause to <span class="word-self">endspan>
- bitmesine neden ol
- come to an <span class="word-self">endspan>
- sona ermek
- dead-<span class="word-self">endspan> street
- çıkmaz sokak
- <span class="word-self">endspan>
- son kısım
- <span class="word-self">endspan>
- bitim
O, filmin bitiminde çok farklı.
- She's very different at the end of the movie.
Oyunun bitimiyle birlikte müthiş bir sevince büründük.
- As soon as the game ended, we became overjoyed.
- <span class="word-self">endspan>
- {f} bit
Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter.
- Life never ends but earthly life does.
Bu yaz tatili çok çabuk bitti.
- The summer vacation has come to an end too soon.
- <span class="word-self">endspan>
- amaç
Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.
- Atomic energy can be used for peaceful ends.
- <span class="word-self">endspan>
- uç çekit
- <span class="word-self">endspan>
- bitiş çekidi
- <span class="word-self">endspan>
- son çekit
- <span class="word-self">endspan> around carry
- uç yuvarlaklaştırma eldesi
- <span class="word-self">endspan> for <span class="word-self">endspan>
- uçları ters çevrilmiş
- <span class="word-self">endspan> item
- mamül
- <span class="word-self">endspan> of
- in sonu
- <span class="word-self">endspan> of file
- kütük sonu
- <span class="word-self">endspan> on
- baş başa
- <span class="word-self">endspan> product
- son ürün
- <span class="word-self">endspan> up
- bitir
Böyle bitireceğimizi asla hayal etmedim.
- I never imagined we'd end up like this.
Tom ne yapmayı bitirdi?
- What did Tom end up doing?
- <span class="word-self">endspan> user
- son tüketici
- <span class="word-self">endspan> user programmes
- son kullanıcı programları
- fixed <span class="word-self">endspan>
- hareketsiz uç
- from beginning to <span class="word-self">endspan>
- baştan sona
- front <span class="word-self">endspan> processor
- ön uç işlemci
- go off the deep <span class="word-self">endspan>
- tepesi atmak
- keep one's <span class="word-self">endspan> up
- özüne düşen görevi yerine getirmek
- latter <span class="word-self">endspan>
- ölüm
- leading <span class="word-self">endspan>
- ön uç
- no <span class="word-self">endspan> of
- sonsuz
- no <span class="word-self">endspan> of
- büyük
- open <span class="word-self">endspan> wrench
- somun anahtarı
- put an <span class="word-self">endspan> to
- son ver
- put an <span class="word-self">endspan> to
- -e bir son vermek
- tag <span class="word-self">endspan>
- sarkık uç
- <span class="word-self">endspan>
- {i} ölüm
Roman bir kahramanın ölümü ile sona erer.
- The novel ends with the heroine's death.
Onun ölümü tarihimizde bir dönemin bitişini gösterir.
- His death marks the end of a chapter in our history.
- <span class="word-self">endspan>
- {i} erek
- <span class="word-self">endspan>
- (Tekstil) Dokuma kumaştaki tek bir çözgü ipliği
- <span class="word-self">endspan>
- {i} kafa
Kafamız allak bullak olmuş durumda.
- We're at our wits' end.
- <span class="word-self">endspan>
- sona
- <span class="word-self">endspan>
- ucu
- <span class="word-self">endspan>
- sonuna kadar
Sonuna kadar kalmak zorunda değilsiniz.
- You don't have to stay to the end.
Patron sekreterine hafta sonuna kadar iyi bir fikirle gelmesini söyledi.
- The boss told his secretary to come up with a good idea by the end of the week.
- hold one's <span class="word-self">endspan>, <span class="word-self">endspan> of the bargain up
- üstüne düşeni yapmak
- meeting <span class="word-self">endspan> to <span class="word-self">endspan> or at the ends
- Toplantı sonunda bitirmek veya ucunda
- to capsize <span class="word-self">endspan> over <span class="word-self">endspan>, as in heavy surf
- ucuna, sonuna alabora olarak ağır sörf içinde
- <span class="word-self">endspan>
- encam
- <span class="word-self">endspan>
- end onbaş başa
- <span class="word-self">endspan>
- tos vuruşu gibi baş başa
- <span class="word-self">endspan>
- (Tıp) Son, uç, herhangi bir oluşumun sonu veya ucu
- <span class="word-self">endspan>
- baş
Sonunda başaracaksın.
- You will succeed in the end.
Başlangıcı olanın sonu da vardır.
- Whatever has a beginning also has an end.
- <span class="word-self">endspan>
- (Tekstil) 1. uç 2. son
- <span class="word-self">endspan>
- bitme
Onun bitmeyen masallarından sıkıldım.
- He bored me with his endless tales.
Hastane inşaatı bitmek üzere.
- The construction of the hospital is about to end.
- <span class="word-self">endspan>
- {i} izmarit