Ben çok teşvik edilmişim.
- I was very encouraged.
Kendini daha çok teşvik edilmiş hissediyor musun?
- Do you feel more encouraged now?
Birbirimizi cesaretlendirmek zorundayız.
- We have to encourage each other.
Tom'u daha çok çalışmaya teşvik etmek için en iyi yolun ne olduğunu düşünüyorsunuz?
- What do you think is the best way to encourage Tom to study more?
Tom'u okulda kalmaya teşvik etmek için elimden geleni yapacağım.
- I'll do whatever I can to encourage Tom to stay in school.
Onu tekrar denemem için beni cesaretlendirdi.
- He encouraged me to try again.
Onun sözleriyle cesaretlendirildim.
- I was encouraged by his words.
Tekrar denemesi için onu teşvik etmelisin.
- You must encourage him to try again.
Hiç kimse onu teşvik etmedi.
- No one encouraged him.
I encouraged him during his race.
We encourage the use of bicycles in the town centre.
The royal family has always encouraged the arts in word and deed.
... has already encouraged employers to hire or train nearly 400,000 ...