I did that work on the orders of my boss.
- Patronumun emriyle o işi yaptım.
Tom refused to execute the order.
- Tom emri yerine getirmeyi reddetti.
They are fulfilling the commandment to host guests.
- Onlar misafirleri ağırlamak için Allah'ın emrini yerine getiriyorlar.
The police were at Tom's door with a search warrant.
- Polisler bir arama emri ile Tom'un kapısındaydılar.
Police can't enter the property without a search warrant.
- Polis bir arama emri olmadan mülke giremez.
His ex-wife obtained a court order that forbid him from coming closer than 200 yards.
- Eski karısı, adamın kendisine 200 metreden fazla yaklaşmasını yasaklayan bir mahkeme emri çıkarttı.