Şirket 20 kişiyi işe almak istiyor.
- The company wants to employ 20 people.
Şirket yirmi kişiyi işe almak istiyor.
- The company want to employ twenty people.
Bu hanımefendi kaç hizmetçi çalıştırmak istiyor?
- How many maids does that lady want to employ?
Küçük bir şirket 50 kişi çalıştırmaktadır.
- A small company employs 50 people.
Şirket tam gün çalışan 22 personele iş vermektedir.
- The company employs 22 full-time staff.
Kız işverenin parasını aşırdı.
- The girl made off with her employer's money.
Kovulma korkusundan kimse işvereni ile çelişmeye cüret edemez.
- No one dares to contradict his employer for fear of being fired.
Şirket tam gün çalışan 22 personele iş vermektedir.
- The company employs 22 full-time staff.
Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.
- The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.
Japon şirketleri genellikle çalışanlarına üniforma sağlar.
- Japanese companies generally provide their employees with uniforms.
Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.
- While employed at the bank, he taught economics at college.
Linda uçuş görevlisi olarak işe alındı.
- Linda was employed as a flight attendant.
Lastik fabrikası 250 kişi istihdam etmektedir.
- The tire factory employs 250 people.
Onlar geçici işçi istihdam etmektedirler.
- They employ temporary workers.
İstihdamı araştırmak için Tokyo'ya geldi.
- He came to Tokyo in search of employment.
Liderliğe sahip olmanın, istihdam için önemli bir kriter olduğu kesindir.
- It is certain that one important criterion for employment is having 'leadership'.
Kovulma korkusundan kimse işvereni ile çelişmeye cüret edemez.
- No one dares to contradict his employer for fear of being fired.
Mary, onun ücretini yükseltmeseydi onun işverenin tüm sırlarını açığa vuracağını söyledi.
- Mary said that she would reveal all of her employer's secrets if he did not raise her wage.
İş için bu firmaya başvuruda bulunacağım.
- I will make an application to that firm for employment.
Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to work, to free choice of employment, to just and favourable conditions of work and to protection against unemployment.
Tom eski patronunu bir konferansta gördü.
- Tom saw his former employer at a conference.
Patronu ile tartıştı ve kovuldu.
- He had words with his employer and was fired.
Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to work, to free choice of employment, to just and favourable conditions of work and to protection against unemployment.
Bazı işverenler, hapishaneden yeni çıkmış insanları işe almaya isteksizdirler.
- Some employers are reluctant to take on people who have recently been released from jail.
Diğer işverenlerden herhangi bir referansın var mı?
- Have you any references from your other employers?
How do you employ your spare time?.
The personnel director handled the whole employment procedure.
At the period just preceding the advent of Bartleby, I had two persons as copyists in my employment, and a promising lad as an office-boy.
This new employment of his time caused no relaxation in his attention to my education.
... Those are the businesses that employ one quarter of all the workers in America. And your plan ...
... that employ one-quarter of the workers in America. These small businesses that are taxed ...