Yirmi kişiyi partime davet ettim fakat onların hepsi gelmedi.
- Invité a veinte personas a mi fiesta pero ninguno de ellos vino.
Bizden hiç kimse onların adada ne kadar zaman kaldıklarını bilmiyordu.
- Nadie de nosotros sabía por cuánto tiempo ellos permanecerían en la isla.
Onlarla ne yapacağınıza siz karar verin.
- Lo que quieras hacer con ellos es asunto tuyo.
O onlarla konuşmak için durdu.
- Él se paró a hablar con ellos.
Onlara güvenmek zorundayız.
- Tenemos que confiar en ellos.
Gerçekten onlara güvenmiyorum.
- Realmente no confío en ellos.
Onlardan bazıları öğretmendir.
- Algunos de ellos son profesores.
İnsanların dedikoduyu sevmediği tek zaman dedikoduda onlardan bahsedildiği zamandır.
- La única vez que a la gente no le gusta el chisme es cuando el chisme se refiere a ellos.