Tom değerli bir rakip.
- Tom is a worthy opponent.
Değerli bir öğrenci olabileceğimi umuyorum.
- I hope I can be a worthy student.
Onun davranışı takdire şayandır.
- His behavior is worthy of respect.
Bu kitap övgüye layık.
- This book is worthy of praise.
Layık olduğunu düşündüğümüz kimseyi seçeceğiz.
- We will elect whoever we believe is worthy.
Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.
- There was nothing worthy of remark at the fair.
Onun gösterisi övgüye değerdi.
- His performance was worthy of praise.