She gave the boy a sieve in which to carry water from the well.
- Oğlana kuyudan su taşımak için bir elek verdi.
I sit in front of a computer screen all day, so I get pretty heavily bombarded by electro-magnetic waves.
- Ben bütün gün bilgisayar ekranı önünde otururum, bu yüzden elektro-manyetik dalgalar tarafından oldukça şiddetli şekilde bombardıman edilirim.
Tom wired Mary three hundred dollars.
- Tom üç yüz dolara Mary'ye elektrik tesisatı çekti.
Wires transmit electricity.
- Teller elektriği iletir.
Enough solar panels have been installed to provide electricity to thousands of households.
- Binlerce haneye elektrik sağlayacak kadar güneş paneli kuruldu.
Since I installed solar panels on my house, my energy bill has been cut in half.
- Evime güneş panelleri taktığımdan beri elektrik faturam yarı yarıya azaldı.
The positive electrode is called the cathode.
- Pozitif elektrota katot adı verilir.
Negative electrons attract positive electrons.
- Negatif elektronlar pozitif elektronlar çekerler.
Protons have a positive charge, electrons have a negative charge, and neutrons have no charge.
- Protonlar pozitif, elektronlar negatif yüke sahiptir ve nötronların yükü yoktur.
Negative electrons attract positive electrons.
- Negatif elektronlar pozitif elektronlar çekerler.
This vacuum cleaner makes a lot of noise.
- Bu elektrikli süpürge çok gürültü yapıyor.
In the United States, coal makes 39% of our electricity.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde, elektriğimizin % 39'unu kömür sağlar.