Babaannem uçabiliyor.
- My grandmother is able to fly.
Benim babaannem çay törenlerini seviyor.
- My paternal grandmother enjoys tea ceremonies.
Anneannem yavaşça konuşuyor.
- My grandmother speaks slowly.
Haftada iki kez anneannemi ziyaret ederim.
- I visit my grandmother twice a week.
Büyük annem 82 yaşında hâlâ enerjik.
- My grandmother is still vigorous at 82 years old.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
- When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
Ben atalarımın kim olduğunu bilmiyorum. Bizim evraklar Nuh Tufanı sırasında kayboldu.
- I don't know who my ancestors are. Our papers got lost during the Flood.
Tom yaklaşık 300 yıldır atalarının izini sürdüğünü söylüyor.
- Tom says he can trace his ancestors back about 300 years.
Dünyadaki bütün insanlar ortak bir atanın soyundan gelirler.
- All humans on Earth are descended from a common ancestor.
İngilizce ve Almanca ortak bir soyu paylaşırlar.
- English and German share a common ancestor.
Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Büyükannem bir motosiklet sürebilir, ve dahası bir bisikleti de.
- My grandmother can ride a motorcycle, and what's more, a bicycle.
Ninem bu sabah mektubu yolladı.
- My grandmother posted the letter this morning.
Büyükannenin ilk adını hatırlıyor musun? - Hayır, ona her zaman sadece nine derdim.
- Do you remember the first name of your grandmother? - No, I just always called her granny.