My mother is busy planting flowers in the garden.
- Annem bahçeye çiçek ekmekle meşgul.
First of all, we have to plant all these seeds.
- Öncelikle bütün bu tohumları ekmek zorundayız.
It says in the Bible, Man shall not live on bread alone.
- İncil'de, İnsan yalnız ekmek ile yaşamayacak diyor.
One who wakes up late, for him, there may not be enough bread.
- Her kim geç kalkarsa, onun için, yeterli ekmek olmayabilir.
I ordered a new cutting board from a catalog.
- Katalogdan yeni bir ekmek tahtası sipariş ettim.
I am spreading mustard on a slice of bread.
- Bir dilim ekmek üzerine hardal sürüştürüyorum.
I spread cheese on the slice of bread.
- Ekmek dilimine peynir sürdüm.
Half a loaf is better than none.
- Yarım somun ekmek hiç yoktan iyidir.
Mother bought a loaf of bread.
- Anne bir somun ekmek aldı.
I'd like bread and butter, please.
- Ekmek ve tereyağı istiyorum lütfen.
Some bread and butter.
- Biraz ekmek ve tereyağı.