O, beni davet etmek için yeterince nazikti.
- He was kind enough to invite me.
Bir taraftan seni yemeğe davet etmek için, diğer taraftan sana oğlumun evleneceğini söylemek için seni aradım.
- I called you, on the one hand to invite you out to eat, and on the other to tell you my son is going to get married.
Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.
- I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.
Onu davet etmeliydin fakat etmedin.
- You ought to have invited him, but you didn't.
I wonder who to invite.
- Ich frage mich, wen ich einladen soll.
You may invite whoever you like.
- Du kannst einladen, wen du willst.