On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
- Another ten minutes' walk brought us to the shore.
Bana başka bir kamera göster.
- Show me another camera.
Tom onu bir daha denemeye karar verdi.
- Tom decided to give it another try.
Onu bir daha deneyeceğiz.
- We're going to give it another try.
Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?
- Is this a different word or just another form of the same word?
Bu tamamıyla farklı bir konu.
- That's a horse of another colour.
Otobüsler art arda ayrıldı.
- The buses left one after another.
Ayrıca başka bir nedeni vardı.
- There also was another reason.
Bu odayı sevmiyorum. Başka bir tane alabilir miyim?
- I don't like this room. May I have another one?
Lütfen bana başka bir tane daha gösterir misiniz?
- Would you please show me another one?
Size bir tane daha alabilir miyim?
- Can I get you another one?
Lütfen bir tane daha al.
- Please take another one.
Tom bir şey söyleyen fakat başka birini yapan insan türü değildir.
- Tom isn't the kind of person who says one thing but does another.
Başka biri oldum gibi hissediyorum.
- I feel like another person.
Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
- When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.
Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu.
- Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.
Başkasını bulmalıyım.
- I have to find another one.
Başkası konuşuyorken sözünü kesme.
- Do not interrupt when another is speaking.
Her ev diğerine yakındır.
- Each house is near another.
Bir gün geçti. Sonra diğeri.
- One day passed. Then another.
Fadıl asla başka birisine zarar veremez.
- Fadil can never hurt another person.