Birkaç yıl İspanya'da yaşadılar.
- Sie haben ein paar Jahre in Spanien gewohnt.
Acaba size birkaç soru sorabilir miyim?
- Darf ich Ihnen ein paar Fragen stellen?
Babam, doğum günüm için bana birkaç CD aldı.
- My father bought some CDs for my birthday.
Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti.
- He got a broken jaw and lost some teeth.
Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
- You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
Birkaç yıl önce Romanya'yı gördüm.
- I visited Romania a few years ago.
Biraz vücut losyonuna ihtiyacım var.
- I need some body lotion.
Etinin üzerine biraz tuz koy.
- Put some salt on your meat.
Biz Tom'u ziyaret ederken geçen ay bir kaç gün Boston'daydık.
- We were in Boston last month for a few days visiting Tom.
Tom bir kaç kere başını salladı.
- Tom nodded his head a few times.
Birkaç kitap var ama onlarda bazı baskı hataları var.
- There are a few books, but they have some misprints.
Teknik Oturum Gündeminde birkaç kişi daha sonra gün içindeki bazı oturumlara katılmak istediklerinden söz ettiler.
- A few people mentioned they would like to attend some sessions later in the day on the Technical Session Agenda.
Babam bana bir çift eldiven aldı.
- Father bought me a pair of gloves.
Bir çift ayakkabı aldım.
- I bought a pair of shoes.
Kimisi yürüyerek, diğerleri de bisikletle gitti.
- Some went on foot, and others by bicycle.
O, çok iyi olduğum bir şey değil.
- It's not something I'm very good at.
Tom'un bazı çok iyi fikirleri var.
- Tom has some very good ideas.
Bana o koyun etinden biraz ayır. Bir parça et için açlıktan ölüyorum.
- Save me some of that mutton. I'm starving for a bit of meat.
Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
- Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
Yaklaşık 1:58'lik o akordun ne olduğunu tam anlayamıyorum. Birisi bana yardım edebilir mi?
- I can't quite figure out what that chord around 1:58 is. Can somebody help me out?
Yaklaşık üç saat önce berbat bir şey oldu.
- Something horrible happened about three hours ago.
I'm taking a couple of days off.
- Ich nehme mir ein paar Tage frei.
She bought a couple of boots.
- Sie kaufte ein Paar Stiefel.
I bought a pair of boots.
- Ich kaufte ein Paar Stiefel.
I bought a pair of gloves.
- Ich habe ein Paar Handschuhe gekauft.