ein auge habend

listen to the pronunciation of ein auge habend
Английский Язык - Турецкий язык

Определение ein auge habend в Английский Язык Турецкий язык словарь

watching
{i} seyretme

Annem televizyon seyretmekten nefret eder. - My mother hates watching the television.

Televizyon seyretmek yerine, çocuklar dışarıda oynadılar. - Instead of watching television, the children played outside.

watching
{i} izleme

Code Lyoko'yu izlemeyi seviyorum. - I like watching Code Lyoko.

Öğrenci öğretmenin onu izlemesine çok kızdı. - The student became very nervous with the teacher watching him.

watching
{f} izle

Pokémon izleyerek büyüdüm. - I grew up watching Pokemon.

Öğrenci öğretmenin onu izlemesine çok kızdı. - The student became very nervous with the teacher watching him.

watching
izleme
watching
izleyerek

Cumartesi öğleden sonrayı tamamen çok fazla TV izleyerek geçirdim. - I spent Saturday afternoon watching entirely too much TV.

Tom TV izleyerek kanepede uzanıyor. - Tom is lying on the sofa watching TV.

watching
{i} gözleme
watching
{i} gözetleme
Немецкий Язык - Английский Язык
watching
Present participle of watch
{n} a guarding, an inability to sleep
{i} observation; guarding, supervision
Of or relating to the action: to watch
the act of observing; taking a patient look