Bir öğretmenden daha ziyade bir yazarım.
- I am a writer rather than a teacher.
Bu tür şeyler çoğunlukla kötülükten daha ziyade bir kaza sonucudur.
- Such things are often a result of accident rather than malice.
Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
- It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
Japonca bilgim oldukça zayıftır.
- My knowledge of Japanese is rather poor.
O benim annem değil aksine benim en büyük ablam.
- She is not my mother but rather my oldest sister.
O benim oğlum değil, aksine, ben onun babasıyım.
- He's not my son, rather, I'm his father.
Eğer ikinci dilinden anadiline çeviri yaparsan, bu durumun tersine tercihen, hata yapma olasılığın daha az olur.
- If you translate from your second language into your own native language, rather than the other way around, you're less likely to make mistakes.
Eğer ikinci dilinden anadiline çeviri yaparsan, bu durumun tersine tercihen, hata yapma olasılığın daha az olur.
- If you translate from your second language into your own native language, rather than the other way around, you're less likely to make mistakes.
Boys are more likely than girls to drop out of school.
- Jungen schmeißen Schule eher als Mädchen.
Teenage boys are more likely than girls to be low achievers.
- Jungen im Jugendalter neigen eher als Mädchen zu Niedrigleistungen.