Aslında tüm nüfusun sekizde birine herpes virüsleri bulaşmıştır.
- Virtually the entire population is infected with one of eight herpes viruses.
Bizim evimizle karşılaştırıldığında, onunki neredeyse bir saray.
- Compared to our house, his is virtually a palace.
Tom'un sınavı geçmesi neredeyse imkansız.
- It's virtually impossible for Tom to pass the exam.
Öğrenme muhtemelen hemen hemen katıldığımız her faaliyette yer alır.
- Learning probably takes place in virtually every activity in which we take part.
Tom'u bizimle gelmesi için ikna etmek gerçekte imkansız olurdu.
- It would be virtually impossible to convince Tom to come along with us.