Определение effectiveness в Английский Язык Турецкий язык словарь
- etkililik
- {i} etki
Birçokları, savunma bütçesindeki kesintilerin ordunun etkinliğini baltalayacağından korkuyorlar.
- Many fear that cuts in the defense budget will undermine the military's effectiveness.
- {i} geçerlilik
- {i} etkileyicilik
- (Ticaret) yürürlüğe girmesi
- tesir
- itibar
- {i} geçerlik
- (Tıp) Etkililik, müessiriyet
- (Askeri) ETKİNLİK, MÜESSİRİYET
- (Nükleer Bilimler) etkinlik,bağıl biyolojik etkinlik
- etkinlik
- (Otomotiv) verimlilik
- etkenlik
- effect
- etki
Onun konuşması Hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü.
- His speech was an effective apology for the Government's policies.
Yerli bir konuşmacı olmana rağmen etkili bir casus olmak için sınavı geçebilmek zorunda olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think you have to be able to pass for a native speaker to be an effective spy?
- effective
- etkili
Sporlar dostluk geliştirmek için etkilidir.
- Sports are effective to cultivate friendship.
Tom kesinlikle Mary'den daha etkili gibi görünüyor.
- Tom certainly seems to be more effective than Mary.
- effect
- tesir
- effective
- efektif
Ezberleme yöntemleri genellikle efektiftir.
- The methods of forced memorization are often effective.
- effective
- {s} etkileyici
Biz öğrenmeyi, etkili, ilginç ve etkileyici yapmak istiyoruz.
- We want to make learning effective, interesting, and fascinating.
- effectiveness clock
- (Askeri) etkenlik kadranı
- effectiveness of
- etkinliği
- effectiveness clock
- (Askeri) TESİR DERECESİ KADRANI, ETKENLİK KADRANI: Bir hava savunma analizinin sonuçlarını göstermeye yarayan bir form
- effectiveness factor
- (Gıda) etkinlik çarpanı
- effectiveness of fishing
- (Denizbilim) balıkçılık etkinliği
- effectiveness of labor
- emek müessiriyeti
- effective
- {s} verimli
- effect
- etki etmek
- effect
- sonuca vardırmak
- effective
- {s} yürürlükte olan
- effect
- etkilemek
- effect
- sonuç
Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.
- Such considerations ultimately had no effect on their final decision.
Sebep ve sonuç birbirlerine tepki yaparlar.
- Cause and effect react upon each other.
- effective
- {s} tesirli
- effective
- sayılır
- cost effectiveness
- (Ticaret) maliyet etkililik
- cost effectiveness
- (Ticaret) maliyet verimliliği
- cost effectiveness analysis
- (Ticaret) maliyet etkinliği analizi
- effect
- tesirsiz
- effect
- (Ticaret) poliçe çıkarmak
- effect
- (Ticaret) ödeme yapmak
- effect
- etkime
- effect
- (Kanun) meriyet
- effect
- (Ticaret) taşınır mallar
- effect
- kişisel eşyalar
Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.
- The suspect had to lay all his personal effects on the table.
- effect
- mevki
- effect
- hüküm
Onun konuşması Hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü.
- His speech was an effective apology for the Government's policies.
- effect
- (Ticaret) nakit mevcudu
- effect
- neticesiz
- effect
- anlam
Bazı insanlar sigaranın kısa vadeli etkilerini anlamayı daha kolay buluyor.
- Some people find it easier to grasp the short-term effects of smoking.
- effect
- (Ticaret) menkul kıymetler
- effect
- (Ticaret) alacak bakiyesi
- effective
- sökmek
- effective
- yararlı
- effective
- (Kanun) muteber
- effective
- evirgen
- effective
- (Tıp) effektif
- effective
- (Kanun) dermeyan edilebilir
- effective
- savaşa hazır (gemi/uçak)
- effective
- geçerlilik
- effective
- fiili
- effective
- tesir
- effective
- etkili olmak
Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.
- The art of modern warfare does not necessarily require soldiers to be armed to the teeth to be effective as combatants.
- effective
- gerçek
O gerçekten etkiliydi.
- That was really effective.
Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.
- Preventive measures are much more effective than the actual treatment.
- effective
- (Ticaret) nakit
- effective
- etki yaratan
- effective
- itibar
Yasa 1 Nisan'dan itibaren geçerli olacak.
- The law will be effective from the 1st of April.
- effective
- etkili olan
- effect
- başarmak
- effect
- sonuçlandırmak
- effective
- sonuçlandırıcı
- effective
- sonuç verici
- effect
- {i} uygulama
Antiseptiklerin etkin uygulaması hastane enfeksiyonlarının önlenmesinde önemli bir konudur.
- The effective application of antiseptics is an important matter in the prevention of hospital infections.
- cost-effectiveness
- MALİYET ETKİNLİÐİ (HV.): Belirli bir görevin yapılmasında alternatifleri (iş, metot, tutum, teçhizat, silah sistemleri, destek sistemleri kuvvet düzenleri v. b.) maliyet ve etkenliğin birbiriyle münasebetli tesirleri hesaba katılarak analiz suretiyle ortaya çıkarılmış mukayeseli bir değerlendirme
- effect
- etkii
- effect
- etkiye
- market effectiveness
- (Finans) piyasa etkinliği, pazar etkinliği
- social effectiveness
- sosyal etkinliği
- Joint Munitions Effectiveness Manual
- (Askeri) Müşterek Mühimmat Etkinliği Elkitabı
- Joint Technical Coordinating Group for Munitions Effectiveness
- (Askeri) Mühimmat Etkinliğinden Sorumlu Müşterek Teknik Koordinasyon Grubu
- assessment of training effectiveness
- (Askeri) EĞİTİM MÜESSİRİYETİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
- audience effectiveness
- (Askeri) kitlenin etkinliği
- combat effectiveness
- (Askeri) muharebe etkinliği
- combat effectiveness
- (Askeri) muharebe etkinlik seviyesi
- combat effectiveness
- (Askeri) harp kabiliyeti
- combat effectiveness
- (Askeri) harp etkinliği
- combat effectiveness
- (Askeri) SAVAŞ KABİLİYETİ; ETKİNLİĞİ; MÜESSİRİYETİ
- cost effectiveness
- (Askeri) MALİYET ETKİNLİĞİ (HV.): Belirli bir görevin yapılmasında alternatifleri (iş, metot, tutum, teçhizat, silah sistemleri, destek sistemleri kuvvet düzenleri v. b.) maliyet ve etkenliğin birbiriyle münasebetli tesirleri hesaba katılarak analiz suretiyle ortaya çıkarılmış mukayeseli bir değerlendirme
- cost effectiveness analysis
- (Askeri) MALİYET ETKİNLİK ANALİZİ
- effect
- gerçekten
O gerçekten etkiliydi.
- That was really effective.
- effect
- {i} izlenim
- effect
- {i} verim
- effect
- {f} gerçekleştirmek
- effect
- {i} gerçeklik
- effect
- {i} reaksiyon
- effect
- {f} ulaşmak
- effect
- tatbik mevkii
- effect
- cause and effect sebep ve sonuç
- effect
- işlem
- effect
- for effect gösteriş için
- effect
- {i} yürürlük
Vize yasağı yürürlükte olduğu sürece Boston'a gidemem.
- I cannot travel to Boston as long as the visa ban is in effect.
Yasa hâlâ yürürlüktedir.
- The law is still in effect.
- effect
- {f} etkisi olmak
- effect
- {i} efekt
Yanıp sönen efektler epilepsi nöbetlerini tetikleyebilir.
- Strobing effects can trigger epileptic seizures.
Ressam bu efekti nasıl alır?
- How does the painter get that effect?
- effect
- give effect to tatbik mevkiine koymak
- effect
- {f} yerine getirmek, gerçekleştirmek, başarmak
- effect
- filhaki
- effect
- {i} netice
- effect
- uygulamak
- effect
- aslında
Aslında, balın yaratıcıları çiçeklerdir.
- In effect, flowers are the creators of honey.
- effect
- in effect gerçi
- effect
- {f} meydana getirmek
- effect
- gerçekle
- effect
- ekti
- effective
- fiilen
- effective
- itibar olunur
- effective
- {s} etkili, tesirli. i., tic. efektif, nakit
- effective
- para
- effective
- faal hizmete hazır asker veya ordu
- effective
- effecti
- effective
- {s} etken
- effective
- {s} etkin
O etkin önlemler alamadı.
- He could not take effective measures.
O, etkin biçimde, zaman zaman olur.
- Effectively, that happens from time to time.
- effective
- geçerli olan, etkili olan
- effective
- {s} geçerli
Yasa 1 Nisan'dan itibaren geçerli olacak.
- The law will be effective from the 1st of April.
- effective
- (Askeri) GÖREVE HAZIR KITA: Muharebe vazifesi için hazır kıta. 4. YÜRÜRLÜKTE
- effective
- effectively tesirli olarak
- effective
- {s} yürürlükte
- effective
- effective range tesirli top menzili
- effective
- hakiki
- effective
- aktif
- mean area of effectiveness for blast
- (Askeri) ortalama infilak etki alanı
- mean area of effectiveness for fragments
- (Askeri) ortalama parça tesir alanı
- measure of effectiveness
- (Askeri) etkinliğin ölçütü
- munitions effect assessment; munitions effectiveness assessment
- (Askeri) harp malzemesi etki değerlendirmesi; harp malzemesi verimlilik değerlendirmesi
- rainfall effectiveness
- (Meteoroloji) yağış etkinliği
- relative biological effectiveness
- (Nükleer Bilimler) bağıl biyolojik etkinlik,relatif biyolojik etki(linlik)
- relative biological effectiveness
- (Askeri) NİSBİ BİYOLOJİK ETKİNLİK: Belirli bir biyolojik etki yaratacak olan belli bir enerjinin gamma (veya X) radyasyonu "rad" miktarının, aynı etkiyi yaratmak üzere gerekli bir diğer radyasyonun rad miktarına oranı ikinci olarak sözedilen radyasyonun nisbi biyolojik etkinliğidir