Onun kağıt uçağı narindi.
- His paper plane was fragile.
Çiçekler o kadar narin ve güzeldir ki şiirler ve metaforlar olmadan onlar hakkında konuşamazsın.
- Flowers are so fragile and so beautiful, that you can't speak about them without poetry or metaphors.
Onların yaptığı model uçak kırılgandı.
- The model plane they built was fragile.
Dünya'nın iklimi kırılgandır.
- The Earth's climate is fragile.
Kırılabilir bu parçalar bütün risklere karşı sigortalanmalıdır.
- These fragile items must be insured against all risks.