eager desire

listen to the pronunciation of eager desire
Английский Язык - Турецкий язык

Определение eager desire в Английский Язык Турецкий язык словарь

anxiety
{i} endişe

Tom endişesini saklamaya çalıştı. - Tom tried to hide his anxiety.

Kocasının hastalığı ona büyük endişeye yol açtı. - Her husband's illness caused her great anxiety.

anxiety
kaygı

Göç ile ilgili kaygı Büyük Britanya'nın Avrupa birliğinden ayrılmak için oy verme nedenlerinden biridir. - Anxiety about immigration is one of the reasons why Great Britain voted to leave the European Union.

Mutluluk sık sık kaygı ile kesildi. - The bliss was often interrupted by anxiety.

anxiety
(isim) endişe, kaygı, merak, sıkıntı, bunaltı, vesvese; heves, can atma
anxiety
şiddetli istek
anxiety
kaygılılık
anxiety
endişe kaynağı/nedeni
anxiety
anksiyete

Göğsümde belli bir anksiyete hissettim. - I felt a certain anxiety in my chest.

Tom sosyal anksiyeteden acı çekiyor. - Tom suffers from social anxiety.

anxiety
tasa
anxiety
korku

Onun korkusu neredeyse onu çılgına çevirdi. - Her anxiety almost drove her wild.

anxiety
{i} sıkıntı
anxiety
{i} bunaltı

Çocuk bunaltıdan hasta oldu. - The boy got sick from anxiety.

anxiety
huzursuzluk
anxiety
{i} vesvese
anxiety
büyük arzu
anxiety
{i} heves
Английский Язык - Английский Язык
anxiety
eager desire

    Расстановка переносов

    ea·ger de·sire

    Турецкое произношение

    igır dîzayır

    Произношение

    /ˈēgər dəˈzīər/ /ˈiːɡɜr dɪˈzaɪɜr/
Избранное