If both you and your spouse are coming, please let me know.
- Hem siz hem de eşiniz geliyorsa, lütfen bana bildirin.
One should respect one's spouse.
- Bir insan eşine saygı göstermeli.
Kristy Anderson is the wife of Larry Ewing.
- Kristy Anderson, Larry Ewing'in eşidir.
A good daughter will make a good wife.
- İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
Tom was never my partner.
- Tom asla benim eşim değildi.
How did you meet your partner?
- Eşinizle nasıl tanıştınız?
Tom and Mary are a perfect match for each other.
- Tom ve Mary birbirleri için mükemmel bir eş.
He is a good match for me.
- O, benim için iyi bir eştir.
Tom sat down between Mary and her husband.
- Tom Mary ve eşinin arasına oturdu.
Her husband smokes like a chimney.
- Eşi, bir baca gibi sigara içiyor.
How much time do you spend with your spouse?
- Eşinizle birlikte ne kadar zaman harcarsınız?
On Friday evenings, a group of us with spouses working overseas meet at Chuck's Bar and Grill.
- Cuma akşamları, deniz aşırı ülkelerde eşleriyle birlikte çalışan bir grubumuz Chuck's Bar and Grill'de buluşurlar.
This is totally unprecedented.
- Bu bütünüyle eşi benzeri görülmemiş.
The price jump was unprecedented.
- Fiyat atlaması eşi benzeri görülmemişti.
The situation this year is unprecedented.
- Bu yıl durum eşi görülmemiş.
Same-sex couples should be able to get married.
- Eş cinsel çiftler evlenebilmeli.
The young couple was accompanied by a chaperone.
- Genç çifte bir hastabakıcı tarafından eşlik edildi.
Everyone has the right of equal access to public service in his country.
- Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.
An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.
- Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
Tom and Mary got matching tattoos.
- Tom ve Mary'nin eşleşen dövmeleri var.
Mary is very good at matching people.
- Mary insanları eşleştirmekte çok iyidir.
It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
- Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
Do you see that woman? She's my wife.
- Şu kadını görüyor musun? O benim eşim.
The boys and girls paired off for the dance.
- Erkekler ve kızlar dans için eşleştiler.
This is why Tatoeba is multilingual. But not that kind of multilingual. Not the kind where languages are simply being paired up together, and where some pairs are left behind.
- Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.
My wife and I can't decide on names for the twins.
- Eşim ve ben ikizler için isimler üzerinde karar veremiyoruz.
Nobody is equal to this young woman in the field of music.
- Müzik alanında hiç kimse bu genç kadın eşit değildir.
The number pi is approximately equal to 3.14 or 22/7. Its symbol is π.
- Pi sayısı, yaklaşık olarak 3,14 ya da 22/7'ye eşdeğerdir. Sembolü π'dir.
Tom says Mary is his soul mate and that they were made for each other.
- Tom Mary'nin ruh eşi olduğunu ve birbirleri için yaratıldıklarını söylüyor.
When Tom told Chris he didn't like her scarf, she got rid of it.
- Tom Chris'e onun eşarbını sevmediğini söylediğinde, o ondan kurtuldu.
I'd like to introduce you to my wife.
- Ben sizi eşime tanıtmak istiyorum.
What is principle of equidistance?
- Eşit uzaklık ilkesi nedir?
A is equivalent to B has the same meaning as A is true if and only if B is true.
- A, B'ye eşittir önermesi, Eğer ve yalnızca eğer B doğruysa A doğrudur ile aynı anlama gelmektedir.
My dream is to be the First Lady.
- Hayalim devlet başkanının eşi olmak.
It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
- Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
In common usage, spirit and soul are often synonyms.
- Yaygın kullanımda spirit ve soul sık sık eş anlamlıdırlar.
The words 'small' and 'little' are synonyms.
- Small ve little kelimeleri eş anlamlıdır.
I wonder what materials the garment is made of.
- Giyim eşyasının hangi malzemelerden yapıldığını merak ediyorum.
Where is the mate to this sock?
- Bu çorabın eşi nerede?
The old man was accompanied by his grandson.
- Yaşlı adama erkek torunu tarafından eşlik edildi.
The old man was accompanied by his granddaughter.
- Yaşlı adama kız torunu tarafından eşlik edildi.
Pets offer us more than mere companionship.
- Evcil hayvanlar sadece bize eşlik etmekten daha fazlasını sunar.
The old woman was accompanied by her grandchild.
- Yaşlı kadına torunu tarafından eşlik edildi.
The old woman was accompanied by her grandson.
- Yaşlı kadına erkek torunu tarafından eşlik edildi.
Languages are partially isomorphic.
- Diller kısmen eşyapılıdır.