Television enlightens the viewers as well as entertains them.
- Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
Now let me entertain you with music.
- Şimdi sizi müzikle eğlendireyim.
His story amused everyone.
- Onun hikayesi herkesi eğlendirdi.
We amused ourselves by playing games.
- Oyunlar oynayarak kendimizi eğlendirdik.
We'd better humor him.
- Onu eğlendirsek iyi olur.
We'd better humor them.
- Onları eğlendirsek iyi olur.
She's entertaining herself.
- O kendini eğlendiriyor.
He is in charge of entertaining the foreign guests.
- O, yabancı misafirleri eğlendirmekten sorumludur.
Detective stories are amusing.
- Dedektif hikayeleri eğlendirici.
The children say such amusing things.
- Çocuklar böyle eğlendirici şeyler söylüyor.
Tom doesn't know how to have fun.
- Tom nasıl eğleneceğini bilmiyor.
Tom likes to have fun.
- Tom eğlenmeyi seviyor.
Tom looks like he's enjoying himself.
- Tom eğleniyor gibi görünüyor.
Tom seems to be enjoying himself.
- Tom eğleniyor gibi görünüyor.
Most of the revellers are tourists.
- Eğlenenlerin çoğu turist.
Don't come to school to lark around.
- Sadece eğlence için okula gelme.