Education in this world disappoints me.
- Bu dünyadaki eğitim beni hayal kırıklığına uğratıyor.
The quality of higher education must answer to the highest international standards.
- Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
I think you should stick to your training schedule.
- Sanırım eğitim planına bağlı kalmalısın.
Tom can't ride a bicycle very well yet, so his bicycle has training wheels.
- Tom henüz bisiklete çok iyi binemiyor, bu yüzden onun bisikletinin eğitim tekerlekleri var.
The level of English instruction in the country is very low.
- Kırsalda İngilizce eğitimi seviyesi çok düşük.
The trainer gave instructions in the afternoons.
- Eğitimci öğleden sonraları talimatlar verdi.
The educational system is now under review.
- Eğitim sistemi şu anda inceleme altında.
Television could be an important source of culture, and its educational broadcasts are valued in many schools.
- Televizyon önemli bir kültür kaynağı olabilir, ve eğitim yayınlarına birçok okulda değer verilmektedir.
I will have to wait till I finish schooling and start earning money.
- Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.
Fadil paid for Layla's schooling.
- Fadıl, Leyla'nın eğitimi için ödeme yaptı.
Is physical education a required course?
- Beden eğitimi gerekli bir ders mi?
She was able to continue her education through correspondence courses.
- O, mektupla öğretim ile eğitimine devam edebildi.
Tom is a gym teacher.
- Tom bir beden eğitimi öğretmeni.
Tom works as a gym teacher.
- Tom beden eğitimi öğretmeni olarak çalışıyor.
We have physical education.
- Bizim beden eğitimimiz var.
I injured myself during the physical education lesson.
- Beden eğitimi dersinde sakatlandım.