e'en

listen to the pronunciation of e'en
Английский Язык - Турецкий язык

Определение e'en в Английский Язык Турецкий язык словарь

even
{f} eşit olarak bölüştürmek
even
{s} dengeli
even
tam (sayı)
even
de
even
hatta ve hatta
even
acısını çıkarmak
even
bile

Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor. - You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.

Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı. - She left without saying even a single word.

even
engebesiz
even
daha da

Fırtına daha da şiddetlendi. - The storm became even more violent.

Şimdi sizi daha da çok seviyorum arkadaşlar! - Now I love you guys even more!

even
hatta

Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir seks partisinin bile. - There's proper etiquette for everything, even an orgy.

Bu hastalıkların yaklaşık üçte biri tedavi edilebilir fakat diğerleri ciddi, hatta ölümcül olabilir. - About a third of these diseases can be cured, but the others may be serious, or even fatal.

even
da
even
tamamıyla

Tom'u tamamıyla hatırlıyor musun? - Do you even remember Tom?

Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

even
{s} temkinli
even
neredeyse

Seni neredeyse hiç tanımıyorum. - I hardly even know you.

Tom neredeyse her akşam evdedir. - Tom is at home almost every evening.

even
{s} düz, engebesiz
even
dahi

Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

Kiminle buluşmaları gerektiğini dahi bilmiyorlardı. - They didn't even know who they were supposed to meet.

even
düzeltmek
even
{s} başabaş
Английский Язык - Английский Язык
Contraction of even (used especially for the sake of metre)
even
Evening. Even. the short form of even
{i} (Literary) evening
e'en
Избранное