Stagnation means regression.
- Durgunluk gerileme anlamına gelir.
Economists have predicted five of the last three recessions.
- Ekonomistler gerçekten olduğundan daha fazla durgunluk tahmin ettiler.
This law mitigates the negative effects of economic recessions.
- Bu yasa ekonomik durgunlukların olumsuz etkilerini hafifletir.
We reduced our spending during the recession.
- Biz durgunluk döneminde harcamayı azalttık.
The recession caused many businesses to close.
- Durgunluk birçok işletmenin kapanmasına neden oldu.
The deadlock was inevitable.
- Durgunluk kaçınılmazdı.
You shouldn't drink stagnant water.
- Durgun su içmemelisin.
The housing market is stagnant.
- Konut piyasası durgun.
Japan is still struggling to emerge from recession.
- Japonya durgunluktan kurtulmak için hala mücadele veriyor.
Still waters run deep.
- Durgun sular derin akar.
My business is at a standstill because of the recession.
- Benim iş durgunluktan dolayı işlemez halde.
He is a sluggish student.
- O durgun bir öğrenci.
Jane spent a very flat weekend.
- Jane durgun bir hafta sonu geçirdi.
The inactive child is far more inclined to live in a world of fantasy.
- Durgun olan çocuk bir hayal dünyasında yaşamaya daha meyillidir.
The stock market is severely depressed.
- Borsa ciddi biçimde durgun.