Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
The balance at the bank stands at two million yen.
- Bankadaki bakiye 2 milyon yende duruyor.
I stood at the end of the line.
- Sıranın sonunda durdum.
Once the complaining starts, it never ends.
- Bir defa şikayet etmeye başladığında asla durmaz.
I'm worn out, because I've been standing all day.
- Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
Someone is standing at the gate.
- Birisi kapıda duruyor.
My house is close to a bus stop.
- Evim otobüs durağına yakın.
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
- Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
The car dove into the field and, after bumping along for a time, came to a halt.
- Araba tarlaya daldı ve bir süre sarsıldıktan sonra durma noktasına geldi.
It was because of the storm that the trains were halted.
- Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.
The rule holds good in this case.
- Kural bu durumda geçerlidir.
Hold up, what do you think you're doing?
- Dur bakalım, Sen ne yaptığını düşünüyorsun?
He stalled the engine three times.
- Üç kez motoru durdurdu.
A stalled car impedes traffic in the left lane.
- Durmuş bir araba sol şeritte trafiği engelliyor.