These two are standing abreast.
- Bu ikisi yan yana duruyor.
He always stands off when people are enthusiastic.
- İnsanlar çoşkuluyken, o her zaman uzak durur.
I stood at the end of the line.
- Sıranın sonunda durdum.
Once the complaining starts, it never ends.
- Bir defa şikayet etmeye başladığında asla durmaz.
I'm worn out, because I've been standing all day.
- Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
I'm getting off the train at the next stop.
- Sonraki durakta trenden ineceğim.
My house is close to a bus stop.
- Evim otobüs durağına yakın.
The blue sports car came to a screeching halt.
- Mavi spor araba durma noktasına geldi.
They were unanimous that the war should be brought to a halt.
- Onlar savaşın durdurulması gerektiği konusunda aynı fikirdeydiler.
The rule holds good in this case.
- Kural bu durumda geçerlidir.
Hold up, what do you think you're doing?
- Dur bakalım, Sen ne yaptığını düşünüyorsun?
He stalled the engine three times.
- Üç kez motoru durdurdu.
He pushed the stalled car with all his might.
- O, bütün gücüyle durmuş arabayı itti.
Onlar buluşmaları süresince kayak yapmaya gittiler.
- They went skiing during their date.
Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
- He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.