Tom ön avlusunda bir çukur kazdı.
- Tom dug a hole in his front yard.
Yerde bir çukur kazdık.
- We dug a hole in the ground.
Bir aydır bir damla yağmur düşmedi. Bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.
- Not a drop of rain fell for a month, so they had to dig a well.
Derin kazmak zorunda kalacağız.
- We're going to have to dig deep.
Bir aydır bir damla yağmur düşmedi. Bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.
- Not a drop of rain fell for a month, so they had to dig a well.
Tom küreklerden birini aldı ve kazmaya başladı.
- Tom grabbed one of the shovels and started digging.
Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.
- It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.
- The prisoner of war bore himself with great dignity.
Onlar çukur kazıyorlar.
- They're digging a hole.
Bir adam çıplak elleri ile kazı yaparken görüldü.
- One man was seen digging with his bare hands.
Bu makine muazzam çukurlar kazabilir.
- This machine can dig giant holes.
Onlar çukur kazıyorlar.
- They're digging a hole.
Kazı yapmak zor iştir.
- Digging is hard work.
Kazı yapmak zor iştir.
- Digging is hard work.
She is going to dig into Egyptian basket-weaving this semester.