My prayers were answered.
- Dualarım gerçekleşti.
A prayer was said over his body.
- Onun bedenine dua edildi.
We are all praying for Japan.
- Hepimiz Japonya için dua ediyoruz.
Tom prays to God once in a blue moon.
- Tom kırk yılda bir Tanrı'ya dua eder.
We all knelt down to pray.
- Dua etmek için hepimiz diz çöktük.
There's nothing we can do to save Tom at this point. All we can do is pray.
- Şu anda, Tom'u kurtarmak için yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Elimizden gelen şey dua etmektir.
Sami continued praying.
- Sami dua etmeye devam etti.
I spent five days in that filthy well. In that moment, my only solution was praying.
- O pis kuyuda beş gün geçirdim. O anda tek çözümüm dua etmekti.
Tom and the other farmers prayed for rain.
- Tom ve diğer çiftçiler yağmur için dua etti.
She went down on her knees to pray.
- Dua etmek için dizlerinin üstüne çöktü.
My prayers were answered.
- Dualarım gerçekleşti.
Sometimes our prayers aren't answered the way we want them to be.
- Bazen dualarımıza onların olmasını istediğimiz şekilde cevap verilmez.