Bu sadece bir sıyrık, değil mi?
- It's just a scratch, OK?
Tom köpeğini kulağının arkasından kaşımak için eğildi.
- Tom bent down to scratch the dog behind the ear.
Ona sırtımı kaşıyıp kaşımayacağını sordum.
- I asked him if he would scratch my back.
Yüz dolar sadece bozuk para.
- One hundred dollars is just chicken feed.