Tom Mary'nin resim çizmesini izledi.
- Tom watched Mary drawing a picture.
Japon bayrağını çizmek çok kolaydır.
- Drawing the Japanese flag is very easy.
Çizim odasında bekleyen bazı misafirler vardı.
- There were some guests waiting in the drawing room.
Akşam yemeğinden sonra, Hepimiz çizim odasına gittik.
- After dinner, we all went into the drawing room.
İlgiyi kendine çekmek istiyorsun.
- You're drawing attention to yourself.
Sami dikkat çekmeyi severdi.
- Sami liked drawing attention.
Kız süper kahraman çizgi romanları çizerek saatler harcıyor.
- The girl spends hours drawing superhero comics.
Çocuk süper kahraman çizgi romanları çizerek saatler harcıyor.
- The boy spends hours drawing superhero comics.
İlk sırada resim çizen kız benim yeğenim.
- The girl drawing a picture in the first row is my niece.
Yeni bir ticaret bölgesi için planlar henüz çalışma aşamasında.
- Plans for a new trade zone are still on the drawing board.
O, bir resim çiziyor.
- She is drawing a picture.
Akşam yemeğinden sonra, Hepimiz çizim odasına gittik.
- After dinner, we all went into the drawing room.
91 yaşında kadar Picasso resim çizmeye devam etti.
- Picasso kept drawing pictures until he was 91 years old.
O, onun bir resim çizişini izledi.
- She watched him drawing a picture.
Kız süper kahraman çizgi romanları çizerek saatler harcıyor.
- The girl spends hours drawing superhero stories.
Çocuk süper kahraman çizgi romanları çizerek saatler harcıyor.
- The boy spends hours drawing superhero comics.
Ben resim çizmek istiyorum.
- I would like to draw.
Resim çizmekten hoşlanırım.
- I like to draw pictures.
Manyetik bir çekimle birbirlerine çekildiler.
- They were drawn to each other by a magnetic attraction.
Dün geceki piyango çekilişinde kazanan rakamlar sırayla 7, 18, 3, 41 ve 6 idi.
- The winning numbers in last night's lottery draw were 7, 18, 3, 41, and 6 in that order.
O, onun bir resim çekişini izledi.
- She watched him draw a picture.
Tom mutfakta bir çekmeceden bir bıçak çıkardı.
- Tom took a knife out of a drawer in the kitchen.
Bozuk paramı genellikle masamın çekmecesine atarım.
- I usually toss my loose change into my desk drawer.
Bu sebeple, Komite'nin Parlamento'nun Görünmez Üyeleri hakkındaki raporuna dikkat çekmek isterim.
- I would therefore like to draw attention to the Report of the Committee on Invisible Members of Parliament.
İlgiyi kendine çekmek istiyorsun.
- You're drawing attention to yourself.
Sami kendini Leyla'nın cazibesine çekilmiş buldu.
- Sami found himself drawn to Layla's charm.
NB:Çok uzun süre önce çizildi bu yüzden kalite kötüdür.
- NB: This was drawn a long time ago so the quality is low.
91 yaşında kadar Picasso resim çizmeye devam etti.
- Picasso kept drawing pictures until he was 91 years old.
Oyun beraberlikle sona erdi ve final skoru 2-2'ydi
- The game ended in a draw, and the final score was 2-2.
Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
- Let's draw lots to decide who goes first.
Bir kurşun kalem almak için çekmeceyi açtım.
- I opened the drawer to get a pencil.
Tom hesap makinesini almak için çekmeceyi açtı.
- Tom opened the drawer to get a calculator.
Tom çekmecenin kilidini açtı.
- Tom unlocked the drawer.
Bir kurşun kalem almak için çekmeceyi açtım.
- I opened the drawer to get a pencil.
Anne uzun bir nefes çekerek Ne muhteşem bir gün! dedi.
- What a splendid day! said Anne, drawing a long breath.
O son nefesini çekti.
- He has drawn his last breath.
Öğrencilerden bazıları resim yapmaktan hoşlanırlar.
- Some of the students like to draw pictures.
Öğrencilerden bazıları resim yapmaktan hoşlanırlar.
- Some of the students like to draw pictures.
See: back to the drawing board.
John only had four cards of the same suit; he had a drawing hand.
Well, that didn't work at all, so it's back to the drawing board, I guess.
The winning lottery numbers were drawn every Tuesday.
The draw is on Saturday.
She had to draw upon her experience to solve the problem.
Just before you draw your terminal breath.
The circuit draws three hundred watts.
Both these teams will draw if nobody scores soon.
Jill has four diamonds, she'll try to draw for a flush.
I was drawn to her.
Lys shuddered, and I put my arm around her and drew her to me; and thus we sat throughout the hot night. She told me of her abduction and of the fright she had undergone, and together we thanked God that she had come through unharmed, because the great brute had dared not pause along the danger-infested way.
At the start of their turn, each player must draw a card.
After the original plan failed miserably, they decided to go back to the drawing board and come up with something new.
... piece of paper or drawing or doing some sketching, and he ...
... First, we've got to improve our education system. And we've made enormous progress drawing ...