Tom dramatik bir etki için durakladı.
- Tom paused for dramatic effect.
Böyle dramatik olmayı bırak.
- Stop being so dramatic.
Yüzyılın sonuna gelindiğinde, dünya sıcaklıkta çarpıcı bir artış yaşamış olacak.
- By the end of the century, the earth will have experienced a dramatic increase in temperature.
Tıp bilimi çarpıcı bir ilerleme gösterdi.
- Medical science has made a dramatic advance.
Durum önemli ölçüde değişti.
- The situation has changed dramatically.
Doların döviz kuru önemli ölçüde düştü.
- The dollar's exchange rate has dropped dramatically.
The laptop ad that first showed an I.T. team with a problem and then showed IBM as the solution used emotional pivot as its dramatic structure.
... evolve in dramatic-- maybe it will. ...
... having a dramatic effect-- ...