Yazın, güney İspanya'da hava çok sıcaktır.
- In the summer it's very hot in southern Spain.
Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.
- In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
İlkbaharda, günler daha uzadığında ve güneş daha ısındığında, o, ilk nar bülbülünün güneyden dönüşünü bekledi.
- In the spring, when the days grew longer and the sun warmer, she waited for the first robin to return from the south.
Bulutlar güneyden geliyor.
- The clouds are coming from the south.
Güneye doğru uçan bir sürü kuş gördüm.
- I saw a lot of birds flying toward the south.
Tom Park Caddesinde güneye doğru sürüyordu.
- Tom was driving south on Park Street.
Yakında güneyden birçok kırlangıç gelecek.
- Many swallows will come soon from the south.
İlkbaharda, günler daha uzadığında ve güneş daha ısındığında, o, ilk nar bülbülünün güneyden dönüşünü bekledi.
- In the spring, when the days grew longer and the sun warmer, she waited for the first robin to return from the south.
Bu pencereler güneye bakıyorlar.
- These windows look to the south.
Benim evim güneye bakıyor.
- My house looks to the south.
His position in society moved ever downward.
He spoke with a downward glance.