The hiring freeze is over.
- İşe alımları dondurmak sona erdi.
The frost killed all the flowers.
- Don bütün çiçekleri öldürdü.
The frost did a lot of damage to the crops.
- Don ürünlere çok zarar verdi.
It may freeze next week.
- Gelecek hafta dondurabilir.
Please freeze the fish and meat.
- Lütfen balığı ve eti dondurun.
I ordered a chocolate sundae.
- Çikolatalı dondurma sipariş ettim.
I ordered a chocolate sundae.
- Çikolatalı dondurma ısmarladım.
The water pipes froze and then burst.
- Su boruları dondu ve sonra patladı.
The bones remained frozen in the ice.
- Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
I hung the laundry out to dry last night and by morning it had frozen hard as a rock.
- Dün gece kurutmak için çamaşırı dışarı astım ve sabaha kadar kaya gibi donmuştu.
Tom has never bought frozen apples.
- Tom asla dondurulmuş elma almadı.
I like chocolate ice cream.
- Ben çikolatalı dondurmayı severim!
Damn, this ice cream is really good!
- Aman Tanrım, bu dondurma gerçekten çok iyi!
A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
- Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
We came dangerously close to freezing to death.
- Neredeyse donarak ölecektik.
It should be freezed!
- Dondurulması gerekir.
You must not eat too much ice-cream and spaghetti.
- Çok fazla dondurma ve spagetti yememelisin.
I like chocolate ice cream.
- Ben çikolatalı dondurmayı severim!
Don't keep me on tenterhooks!
- Don't keep me in suspense!
Bu aptal elbiseyi giymek istemiyorum!
- I don't want to wear this stupid dress!
Ayakkabıyı çorap olmadan giymek hoşuma gidiyor.
- I don't like to wear shoes without socks.
Uzman olması gereken biri için çok şey biliyor gibi görünmüyorsun.
- For someone who's supposed to be an expert, you don't seem to know much.
Neden Tom'un bu mesele ile ilgilenmesine izin vermiyoruz? Nede olsa, o uzman, değil mi?
- Why don't we let Tom handle this matter? After all, he's the expert, right?
Burada beyzbol oynama.
- Don't play baseball here.
Koltuğunu neden şu yaşlı beyefendiye vermiyorsun?
- Why don't you give your seat to that old gentleman?
Koltuğunu neden şu yaşlı beyefendiye vermiyorsun?
- Why don't you give your seat to that old gentleman?
Niçin bir beyefendi gibi davranmaya çalışmıyorsun?
- Why don't you try to behave like a gentleman?
Neden öğretmenine danışmıyorsun?
- Why don't you ask your teacher for advice?
Öğretmenler bir sürü tavsiye vermelerine rağmen, öğrenciler her zaman onu almazlar.
- Although teachers give a lot of advice, students don't always take it.