Then you just have to fill out this card.
- Öyleyse sadece bu kartı doldurmak zorundasın.
We've got to fill this hole with something.
- Bu çukuru bir şeyle doldurmak zorundayız.
All you have to do is fill in this form.
- Tüm yapmanız gereken bu formu doldurmak.
I have to fill in for Tom at the store.
- Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım.
I have to fill in for Tom at the store.
- Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım.
Tom had to fill out lots of forms.
- Tom bir sürü form doldurmak zorundaydı.
What you need to do next is fill out this application form.
- Daha sonra yapman gereken şey bu müracaat formunu doldurmak.
Please ask Tom to come here and help us fill out these forms.
- Lütfen Tom'a buraya gelmesini ve bu formları doldurmamız için bize yardım etmesini rica et.
Tom has to fill out these forms.
- Tom bu formları doldurmak zorunda.
I have to fill in for Tom at the store.
- Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım.
Filling out all these forms is a pain in the neck.
- Bütün bu formları doldurmak can sıkıcı.
I don't feel like filling out this questionnaire. There are too many items.
- Canım bu anketi doldurmak istemiyor. Çok öge var.
Do you want a refill?
- Doldurmamı ister misin?
Tom grabbed his mug and walked into the kitchen to get a refill.
- Tom kupasını aldı ve yeniden doldurmak için mutfağa gitti.
I have to charge the battery of my car.
- Arabamın aküsünü doldurmam gerek.
Tom grabbed his mug and walked into the kitchen to get a refill.
- Tom kupasını aldı ve yeniden doldurmak için mutfağa gitti.