dolandırıcı

listen to the pronunciation of dolandırıcı
Турецкий язык - Английский Язык
{i} swindler

She must be a swindler. - O bir dolandırıcı olmalı.

In our society, there are both honorable people and swindlers. - Bizim toplumumuzda, hem onurlu insanlar hem de dolandırıcılar vardır.

crook

You had dealings with a crook. - Bir dolandırıcı ile ilişkin vardı.

shark
impostor

I feel like an impostor. - Bir dolandırıcı gibi hissediyorum.

His father is an impostor. - Onun babası bir dolandırıcı.

grifter
fraudulent
faker
deceitful
sharp
crooked
swindler, cheat, confidence trickster, conman, crook, twister, fraud, shark
fiddler
chiseler
adventurer
gyp
chiseller [Brit.]
sham
bilker
cheater
lurcher
fraud

The banker went to jail for fraud. - Banker dolandırıcılık suçundan hapse girdi.

She is guilty of fraud. - O dolandırıcılıktan suçludur.

double dealer
hustler
carpet bagger
fakir
confidence man
embezzler, swindler, confidence man
knave
confidence trickster
cheat

He's a cheat and a liar. - O bir dolandırıcı ve bir yalancı.

rogue

Dan is the only rogue around here. - Dan bu çevredeki tek dolandırıcıdır.

Tom typically plays as a rogue. This is his first time playing as a wizard. - Tom genellikle bir dolandırıcı olarak oynar.Bu onun sihirbaz olarak oynadığı ilk zamandır.

{i} twicer
double
(Kanun) legacy hunter
devious
duffer
(Argo) lurk
welcher
spiv
stumer
racketeer
picaroon
shammer
twister
roguish
defrauder
sharper
loan shark
slicker
to cheat
fake
{i} spieler
{i} chiseller
blackleg
bilk
dolandırıcı kimse
charlatan
dolandırıcı kadın
adventuress
dolandırıcı şirket
bubble company
hileci, hile yapan, dolandırıcı
Tricks, cheat, the cheat
şık dolandırıcı
swell mob
şık giyimli dolandırıcı
slicker
Турецкий язык - Турецкий язык
Birini aldatarak mal veya parasını alan (kimse)
Birini aldatarak mal veya parasını alan kimse: "Tükürük müfettişi meğer meşhur bir dolandırıcı imiş."- B. Felek
tokatçı
dolandırıcı
Избранное