dolaşık

listen to the pronunciation of dolaşık
Турецкий язык - Английский Язык
entangled
tortuous
mazy
roundabout, indirect (road, way)
roundabout, indirect (approach to a matter)
kinky
confused, tangled, intricate (matter)
circuitous
roundabout, sinuous, tortuous, circuitous; roundabout, confused, intricate; tangled, entangled
entwined
foul
intricate
sinuous
roundabout
devious
reticular
involute
knotty
dolaşık yol
byway
dolaşık yığın
mat
dolaşık şekilde
mazily
dolaşık şey
tangle
Турецкий язык - Турецкий язык
Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık
Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık: "Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi."- Y. K. Karaosmanoğlu
Dolaşarak giden (yol)
Dolaşarak giden (yol): "Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş."- A. Haşim
Karışık (saç, ip vb.): "Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var."- Karacaoğlan
Karışık
Amacını doğrudan doğruya değil de, dolayısıyla sezdiren: "Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı."- P. Safa
Amacı doğrudan doğruya değil de, dolayısıyla sezdiren
(Osmanlı Dönemi) ELGA
dolaşık
Избранное