dokunmaz

listen to the pronunciation of dokunmaz
Турецкий язык - Английский Язык
unoffending
{a} harmless, innocent, civil, kind
not offending; "an unoffending motorist should not have been stopped"
Not offending
inoffensive: not causing anger or annoyance; "inoffensive behavior"
{s} not insulting, not offending
not offending; "an unoffending motorist should not have been stopped
inoffensive: causing no harm; "an inoffensive animal"
dokun
{f} touched

Have you ever touched a dolphin? - Hiçbir yunusa dokundun mu?

He never touched wine. - O asla şaraba dokunmadı.

dokun
{f} finger

This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it. - Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.

Layla felt Sami's fingertips touching the back of her shoulder. - Leyla, Sami'nin parmak uçlarının, omzunun arkasına dokunduğunu hissetti.

dokun
got in touch
dokun
{f} touching

Let go of my arm! I can't stand people touching me. - Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.

Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille. - Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.

dokun
get in touch
dokun
{f} dab
dokun
{f} touch

Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful. - Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.

Lips that touch liquor shall not touch mine. - Liköre dokunan dudaklar benimkine dokunmayacaklar.

dokun
{f} fingering
dokun
tender
su içene yılan bile dokunmaz
(Atasözü) It's wrong to attack a person while he's drinking water, even if he is one's enemy
dokunmaz
Избранное